1839 yılında Fransa ‘ da dünyaya gelen Cezanne büyüdüğünde sanata ve sanat tarihine yapacağı büyük katkılardan habersizdi. Liseye kadar normal bir öğrenim görse de hep sanata karşı bir ilgisi oldu. Ailesi bu konuda Cezanne ‘i desteklese de babası her zaman hukuk öğrenimi görmesini istemişti. Üniversite de hukuk okumaya devam ederken resim dersleri alan Cezanne, Paris’ e arkadaşı Emile Zola’nın yanına giderek Renoir, Pissaro gibi ressamlarla tanışmıştır. Güzel sanatlar akademisine girmek istese de kabul edilmemiştir. Sonrasında ailesinin yanına dönen Cezanne yine de resim yapmayı bırakmamış sayısız çalışma yaparak sürekli salon sergilerine başvurmuştur ve hepsinden olumsuz yanıt almıştır. 1863 yılında ilk kez eserleri sergiye kabul edilen Cezanne o dönemde ön planda olan empresyonist ressamlardan ve eleştirmenlerden ağır eleştiri almıştır. Renoir ile olan dostluğundan dolayı empresyonizmin izleri o dönemde eserlerine yansımıştır.
Sanat hayatında
“deneysel dönem” olarak adlandırılan dönemde yaptığı çalışmalar hem kendine hem
de birçok sanatçıya öncü olmuştur. Giderek değişen tarzıyla yavaş yavaş
izlenimcilikten çıkıp kendine has izler taşıyan kurallar getirmiştir.
Resimlerinde dengeyi ve düzeni birbirine zıt fırça darbeleriyle vurmuş, resmin
bir kenarında hacimle kurduğu ağırlığı diğer tarafta alışılmadık renklerle
dengelemiştir. Derinlik ve perspektif duygusu her zaman eserlerinin vazgeçilmezleri
olmuştur. Resimlerinde dengelemeyi figürleri deforme ederek de sağlardı.
Duyguyu yansıtmada çok iyiydi bunun için ismi hep Van Gogh ile birlikte anıldı.
Bu sanatsal gelişimle artık kendine has bir tarzı vardı. Sanat tarihine
eserleriyle damga vurarak yeni akımların öncüsü olmuştu: Kübizm, ekspresyonizm
ve fovizm. Bu akımlar modern sanatın temellerini oluşturur. Cezanne
empresyonizmden kübizme doğru değişen sanatın köprüsü konumundadır. . Bu yüzden
modern sanatın babası diye anılmaktadır. “Yıkanan Kadınlar” tablosu sanatının
zirvesini oluşturur. Ritmik kompozisyon ve keskin hatlarla yaptığı bu tablo
sanat tarihinde önemli bir yere taşındı. Son dönemde yaptığı memento mori
“ölümü hatırla” temalı “Pyramid of skulls” eseri son kez sanat tarihine damga vurdu.
1906 yılında fırtınada resim yaparken ağır hastalandı. Birkaç
gün sonra da zatürreden dolayı yaşamını yitirmiştir fakat geriye birçok önemli
eser bırakarak yeni dönemin başlamasına yol açmıştır. Resimleri sanat tarihi
için önemli kaynak sayılmıştır.
Yorumlar
Yorum Gönder