Yaşamın başlangıcından itibaren hep içimizde olan bir dürtü aslında sanat. Net bir anlamı olmayan bu kavramı biz taş devrinden beri icra ediyoruz. O zamanlar sadece bir şeyleri kanıtlamak, kayda geçmek amacıyla yapılmış olsa da sanatın başlangıcını buradan itibaren sayabiliriz. Taş devrinde yapılan sanata örnek olarak mağara resimlerini gösterebiliriz. O zamanlar estetik bir kaygıyla yapılmamış gerçeğe bağlı kalarak gördüklerini duvarlara yansıtmışlardır. Zaman geçtikçe, insan geliştikçe yeni şeyler ortaya çıktıkça artık içimizde olan bu estetik dürtüyü anlatma gereği duymuşuz. Bahsettiğimiz gibi insanlar geliştikçe içindeki duygularda gelişip bilinçleniyor biz de bu bilinci bir araçla dışa vurma isteği ile yanıp tutuşuyoruz. Bana göre sanatın amacı burada başlıyor. İnsanlar kendilerini anlatmak için dürtülerini, hayallerini, acılarını, üzüntülerini, korkularını bir araçla dışa vurmak ve başka bir açıdan bakarsak sanat topluma bir şeyler anlatmak , ...