Ana içeriğe atla

Türk Sanatında Kültürün Etkisi


 

   Kültür kavramı bir toplumun maddi manevi tüm kurallarının toplandığı bir bütündür. Kültür, gelecek nesillere aktarılır. Türk toplumu açısından baktığımızda Türkler tarih boyunca farklı toplumları içinde barındırdığı için çok geniş karma bir kültüre sahiptir.

  Türkler islamiyeti kabul etmeden önce göçebe bir yaşam sürmekteydiler. Bu yüzden her alanında olduğu gibi sanat alanında da taşınabilir eserler tercih etmişlerdir. Burada gördüğümüz ilk amaç sanat yapma değil günlük hayatı kurtarma ve bir şeyler anlatma kaygısı öne çıkmıştır ama bunları yaparken bile bir estetik kaygı mevcuttur. Sanatlarında gördüğümüz özellikler hayatlarından kesitler, av sahneleri, savaş sahneleri ve bazı anlamlar içeren motifler görmekteyiz. Sanatlarında yaşam tarzları oldukça etkili olup geçim kaynakları olan hayvancılıkta sanatlarına kaynak olmuştur. Çadır sanatı, halı ve kilim dokumacılığı gelişmiştir. Tabiat taklitçiliğini barındırmayan sanatları olduğu için islamiyete geçişte sorun yaşamamışlardır.


   İslamiyetten sonra Türkler yavaş yavaş yerleşik hayata geçtiği için benimsedikleri bazı gelenek ve görenekler değişime uğramıştır. Türklerin soyut estetik kuralları islamiyetin getirdiği kurallarla birleşerek yeni bir sanat anlayışı ve kurallar ortaya çıkmıştır. Tasvir yapmaktan oldukça kaçınan İslamiyet, figürleri cansızlaştırmış ve olabildiğince detaydan uzak kullanmıştır. Soyut formlara yönelmişlerdir.  Hayvan motifleri, bitki motifleri, geometrik şekiller sık kullanılmış, sade, yalın bir üslup tercihleri olmuştur. Geleneksel Türk Sanatları kavramı Türk kültürü ve islamın birleşmesi ile ortaya çıkmış bir kavramdır. Hat, ebru, tezhip, minyatür, seramik, çini, cilt örnek verilebilir. Aynı dönemde mimari anlamda da gelişmelerin yaşandığını görmekteyiz. Cami, kümbet, medrese, kervansaray, türbe… günlük hayatları bu sanatlarla iç içedir. Her yerde kullandıklarını, estetik bir kaygı olduğunu söyleyebiliriz. Osmanlı’ nın son dönemlerinde batı kültürünün de etkisiyle sanat alanında karma bir anlayış ortaya çıkmıştır. Hem Türk kültürü hem de batı kültürü yeni kurallar, sanatta yeni anlayışlar doğmuştur. Perspektif olmayan türk sanatında perspektif, insan figürleri eklenmiştir. Bu yenilikler de Çağdaş Türk Sanatının temelini oluşturmuştur. Sanatta gene günlük yaşamın konu olması, Anadolu kültüründen vazgeçemeyişimiz ve motifleri kullanmamız gene kültürümüzü yaşattığımızın göstergesidir. Modern tasarımlar söz konusu olmuştur.

  Sonuç olarak Türklerin yaşadığı her dönemde sanatında, tasarımında kendi kültüründen asla vazgememiş; yaşam tarzları, çoklu kültür yapısı kendine has bir sanat dokusu oluşturmuştur.

P.K. 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Japon Resim Sanatı: Ukiyo-e

   Başlangıçta Ukiyo-e fani dünyayı yansıtan, bize yaşamdan kesitler sunan bir sanat akımı olarak karşımıza çıkmıştır. Çağdaş tarzı tasvir eden resim türüdür. Ukiyo-e, akımı kültürel arka plan ile günlük yaşamdan kesitleri, doğa manzaraları eşliğinde resmeder. Genellikle temaları imparatorluk yaşantısı, natürmort, din, edebiyat, efsanelerdir.  Ahşap üstüne baskı olarak yapıldığı sanılsa da ilk örnekleri fırça ve kağıt ruloları üstüne yapılmıştır. Sonrasında ahşap üstüne baskı hem daha az maliyetli hem de kolay ulaşılabilir olması nedeniyle tercih edilmiştir.    Canlı renkler, perspektif anlayışı, Keskin hatları, cesur kompozisyonları ve belirsiz ifadeler bulunmayışı bu sanat akımının özellikleridir. Hokusai, Tōshūsai Sharaku (Sharaku), Suzuki Harunobu en önemli temsilcilerindendir. Japonya kendi içine kapanık yaşadığı 200 yıl boyunca sanatı kendine has kalmış, kültürü hiç bozulmamıştır. 1862 yılında kapılarını ticarete açmasından beri Avrupa ve tüm dünyada...

Afrika Sanatı

    Afrika dediğimizde aklımıza çöller, aslanlar, vahşi yaşamlar ya da kabileler gelmektedir. Halbuki Afrika dediğimiz tüm kıta harikalarla, zenginliklerle doludur. Siyasi olarak sömürgecilik, eksiklik ve engellemeler altında olsa da kültür ve sanat bakımından kendini korumayı ve geliştirmeyi başarmıştır.    Afrika sanatını dünyaya tanıtan Picasso, Braque, Matisse ‘dir demek yanlış olmayacaktır çünkü Afrika sanatını tanımamız hemen hemen 1900’ lerin başından itibarendir. Yukarıda saydığımız sanatçılar eserlerinde Afrika kökenli maskeleri, heykelleri kullanarak bu saf sanatı modernize ederek halka sunmuşlardır. Bizde böylece bu saf sanatın ne olduğunu öğrendiğimizi söyleyebiliriz.   Tahtadan heykel yapımının yaygınlığı, doğrudan yontma tekniği, yalınlaştırma, hatta soyutlama eğilimi, insan ya da hayvan görünümleri, gerçekçi güzelliği araştırmaya yönelmeme ama buna karşılık büyük bir anlatım gücü, kübist üslup  ve canlı renkler. Afrika sanatındaki yapıtlar...

Çağdaş Türk Sanatı Nasıl Başladı ?

      Sanat denince aklımıza Batı’ nın gelmesi kadar gelmesi kadar doğal bir şey yok fakat bugün Türk resim sanatının nasıl ve nerden başladığı hakkında biraz konuşacağız. Bilindiği üzere Osmanlı ve öncesinde Uygur devletine dayanan minyatür sanatı Türk toplumunda daha yaygındı. Minyatür, iki boyuttan oluşan perspektifi olmayan daha çok metinleri açıklamak için kullanılan resimlerdir. Tasvir, figür çizimleri yoktu. Bu yüzden Batı’da Rönesans, barok, rokoko gibi dönemler yaşanırken Türk toplumunda bu dönemler görülmemiştir daha çok geleneksel Türk el sanatları hakimdir. Resim sanatına tam anlamıyla Lale Devri’nde yeni batılılaşma hareketleri ile Batı’dan gelen ressamlar sayesinde tanıştık.   1773 yılında Mühendishane-i Bahri Humayun’ un kurulması ile (Deniz Harp Okulu)   teknik resim dersleri verilmeye başalndı. Ardından Mühendishane-i Berri Humayun (Kara Harp Okulu) kurulur ve teknik resim dersleri daha ileri seviyeye taşınır. Buradaki askerler Fransa ve İngil...